21. DNA hasarının tamirinde defekt ile karakterize hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Diskoid lupus eritematosus
B) iken planus
C) Seboreik keratoz
D) Kseroderma pigmentosum
E) Kaposi sarkom
Kseroderma pigmentozum (KP) tabiri, hepsi de ultraviyole (UV) ışınlarının oluşturduğu DNA hasarının tamirinde defekt ile karakterize birkaç hastalığı içine alır. KP’un ana tipinde, UV ışınlarının oluşturduğu pirimidin dimerlerini ortadan kaldırmak için gereken endonükleaz enzimi yoktur. Hastalığın, DNA tamirinin diğer kademelerindeki kusurlara bağlı daha nadir başka şekilleri de tanımlanmıştır. Etkilenen çocuklarda, güneşe maruz kalan deride, birçok lentigo, solar keratozlar, yassı ve bazal hücreli karsinomlar ile malign melanomlar gelişir. Minimal dozda güneş ışığına maruz kalınması bile bu gibi lezyonları oluşturur ve lezyonlarla birlikte çok az solar elastozis vardır. Derin dermal tümörlerle yumuşak doku tümörlerinin sıklığında da hafif bir artış vardır. UV hasarı birçok gen ve kromozomu etkiler. Bunlardan biri de N-ras onkogenidir. Yassı hücreli karsinomlarda, UV ışınlarının p53 tümör baskılayıcı genlerde mutasyona yol açabildiği gösterilmiştir. (Cevap D)
22. Pilonidal sinüs aşağıdakilerden hangisiyle karakterizedir?
A) Supradermal bül oluşumu
B) Yüz, aksilla ve kalçada kist
C) Konjenital kollajen defekti
D) Yağ doku artışı
E) Kıl etrafında yabancı cisim dev hücreleri
(Cevap E)
23. Epidermiste yüzeyel bakteriyel enfeksiyonu ifade eden klinik bir tanıdır. 1-2 mm capında küçük papüller olarak başlar ve küçük, ince tavanlı veziküllere dönüşür. Veziküllerin patlaması ile sarı ya da bal renkli yüzey kurutu oluşan hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
A) İmpetigo
B) Vitiligo
C) Tinea (dermatofitozis)
D) Epidermolizis bullosa
E) Mastositoz
İmpetigo epidermiste yüzeyel bakteriyel enfeksiyonu ifade eden klinik bir tanıdır. İmpetigo contagiosa (büllöz olmayan tip) 1-2 mm capında küçük papüller olarak başlar ve küçük, ince tavanlı veziküllere dönüşür. Veziküller patlar ve sarı ya da bal renkli yüzey kurutu oluşur. Dermisteki inflamasyondan kaynaklanan bir eritem vardır. Bu papüller değişik ölçülerde plaklar oluşturacak şekilde birbirleriyle birleşerek perifere doğru genişler ve bazen merkezden itibaren düzelme gösterirler. Lezyonların çoğu tek başına ya da Staphylococcus aureus ile birlikte rol oynayan grup A beta hemolitik streptokoklardan kaynaklanır. Diğer taraftan büllöz impetigo contagiosa S. aureus tarafından oluşturulur. Bu koklar “eksfoliatin” adı verilen üst spinoz tabakadaki hücreleri birbirinden ayırarak epidermisi soyan bir ekzotoksin oluştururlar. Eksfoliatin oluşturan stafilokoklarla oluşmuş bir iç enfeksiyon odağı, yaygın olarak benzer bir epidermal ayrılma hastalığı olan stafilokokkal soyulmuş deri sendromu’na neden olabilir. Bu sendrom özellikle, böbrekleri yeterince olgunlaşmamış çocuklar veya şiddetli böbrek yetmezliği olan erişkinler gibi böbreklerinde eksfoliatin toksinini ortadan kaldıramayan kişilerde ortaya çıkar.
(Cevap A)
24. Koilositik hücreler hangi deri lezyonunda görülür?
A) Epidermolizis bülloza
B) Molloscum contagiosum
C) Condiloma accüminata
D) Eritema chronikum migrans
E) Porfiri
HPV ile oluşan lezyonlar en sık verrüca vulgaris ve condyloma accuminatumdur. Verrüca vulgaris el dorsal yüzü ve periungal alanda sıktır. Verruca palmaris avuç içinde ve verrüca plantaris ayak tabanında oluşur. Koilositik hücreler Human Papilloma Virüsün etkeni olduğu Condiloma aküminatum (venerial wart) da görülen sitoplazmik vakuole sahip hücrelerdir. Keratohyalin granüller, papillomatöz ve parakeratoz vardır. Penis, vulva üretra, perianal ve rektumda yumuşak karnıbahar şeklinde lezyonlar oluşturur. HPV tip 6 ve 11siğile neden olurken tip 16 ve18 serviks karsinomu etyolojisinde rol oynar. Eritema kronikum migrans Lyme hastalığında görülür. Molloskum kontagiosumda Giemsa boyası ile diagnostik Molloskum bodyler görülür.
(Cevap C)
25. Derideki mantarları göstermek için aşağıdaki histokimyasal yöntemlerden hangisi kullanılır?
A) Trikrom
B) Kongo red
C) Oil red O
D) PAS
E) Retikülin
Süperfisyel mantar enfeksiyonları annüler görünüme sahip olabilir, bununla birlikte psoriasiform ve ekzematöz dermatozları da taklit edebilen kaşıntılı lezyonlardır. Stratum corneumda mantar gelişiminin etkisi, epidermis kalınlığının değişimi veya dermiste inflamasyon miktarına göre farklılıklar gösterir. Tinea versicolor’da, 1-3 mikron kalınlığındaki maya veya hifa formlarının karışımı lezyona kendine özgü bir görünüm verir. Tinea nigra’nın mantarları hafifçe daha kalın hifalara sahiptir ve kahverenkli bir pigment içerir. Özellikle çok belirgin olmadıklarında mantarları tanımlamak için PAS boyalarının kullanılması önerilir.
(Cevap D)
26. Sebase foliküllerin sıklıkla folikülleri parçalayan ve deride skar oluşumuna yol açan inflamatuar hastalığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Akne vulgaris
B) DLE
C) Acne rozasea
D) Alopesi
E) İmpetigo
Akne vulgaris, sebase folliküllerin sıklıkla follikülleri parçalayan ve deride skar oluşumuna yol açan inflamatuar bir hastalığıdır. Tipik olarak adölesan çağda görülür fakat erişkin yaşlara doğru da devam edebilir. En çok tuttuğu yerler yüz, göğüs ön kısmı ve sırt üst kısımlarıdır.
Derin nodül ve püstüller, bazı kişilerde kistler ve dışarı açılan sinüs yolları (kistik akne) oluşur.
Etyolojisi karmaşıktır ve hormonal, bakteriyolojik ve genetik nedenleri içerir.
Akne oluşumuna eğilim otozomal dominanta yaklaşan bir değişken penetrans ile poligenik tarzda kalıtsal olarak geçer. Genetik etkenler ve androjenik hormonlar sebase folliküllerin sebum üretimini artırır.
Bakteriler, özellikle normal florada bulunan Propionibacterium acnes (önceden Corynobacterium acnes, tip I olarak bilinen) sebumdaki trigliseridleri yağ asitleri oluşturacak şekilde parçalar ve bu da folliküler hiperkeratoz, komedon oluşumu ve giderek follikülün parçalanmasına neden olur. Follikülden dışarı kaçak ve parçalanma da yoğun bir inflamatuar hücre cevabı uyandırır.
(Cevap A)
27. Yetmiş yaşında bir erkek hasta tüm vücutta yaygın kahverengi kabarıklıklar, biyopside epidermisde kalınlaşma ve keratin kistleri görülüyorsa bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nevoselüler nevüs
B) Bazal hücreli karsinom
C) Malign melanom
D) Lentigo senilis
E) Seboreik keratoz
(Cevap E)
28. Leser-Trelat bulgusunda aşağıdaki lezyonlardan hangisi ani ve aşırı düzeyde artar?
A) Solar lentigo
B) Aktinik keratoz
C) Displastik nevüs
D) Seboreik keratoz
E) Skuamöz papillom
(Cevap D)
29. Altmış sekiz yaşındaki erkek hastada; yüzde ve frontal bölgede pullanma gösteren, deriden kabarık, koyu kahverengi ve sınırlı görünümlü lezyondan alınan biyopside epidermiste kalınlaşma, yüzeye ve dermise doğru gelişmiş, arada küçük keratin kistleri bulunan epidermal keratinositler ve melanin pigmentinde artma görülüyorsa en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Lentigo maligna
B) Bazal hücreli karsinom
C) Keratoakantom
D) Verruca vulgaris
E) Seboreik keratoz
(Cevap E)
30. Bazal hücrelere benzer hücrelerden oluşan ve küçük keratin kistleri içeren deri lezyonu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Seboreik keratoz
B) Polip
C) Akantozis nigrikans
D) Melasma
E) Psoriazis
Seboreik keratoz erişkin ve yaşlıda özellikle gövde, ekstremiteler, baş ve boyunda görülür. Bazal tabaka hücrelerine benzeyen monoton hücrelerden oluşur ve keratin kistleri içerir. Değişik derecede pigment içerebilir bu yğzden klinik olarak malign melanom ile karışır. İç organlarında malign bir hastalığı olan kişilerde akut olarak gövde üst kısmında bazıları garip görünümlü birçok seboreik keratoz çıkabilir. Bu durum bazen “Leser ve Trélat işareti” olarak isimlendirilir ve çeşitli mide, akciğer, kolon karsinomlarıyla lenfomalara eşlik edebilir. Akantozis nigrikans derinin hiperpigmente alanlarının kalınlaşmasıdır. Özellikle fleksör yüzlerde görülür. Pitüiter, pineal bez tümörleri ve diabet ile sık birlikte görülür. Aynı zamanda otozomal dominant geçiş gösterebilir. Bazen bir iç organ adenokarsinomuyla birlikte bulunabilir.
(Cevap A)
31. Histolojik olarak squamöz hücreli karsinomu taklit edebilen, ve tedavisiz spontan iyileşebilen deri lezyonu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bazal hücreli karsinom
B) Epidermal kist
C) Pilar kist
D) Keratoakantoma
E) Dermoid kist
Keratoakantom hızla ilerleyen buna rağmen tedavisiz spontan iyileşebilen bir deri hastalığıdır. İyi diferensiye squamöz hücreli karsinomu taklit eder. 50 yaş üzeri erkeklerde ve güneşe maruz kalan yerlerde daha sıktır.
Histolojik olarak keratinle dolu kraterler ve squamöz hücreler vardır. Keratoakantomda lezyonların 5-6 aydan uzun sürmemesi karsinomdan ayırmada oldukça önemli bir kriterdir. Deri hastalıklarında özellikle non-tümöral hastalıklarda aynı görüntüyü bir kaç hastalık oluşturabilir, bu nedenle ayrıca tanıda klinik ön tanılar çok önemlidir.
(Cevap D)
32. Lokalize mast hücre degranülasyonu ve bunun sonucunda dermal damarlarda geçirgenlik artışının rol oynadığı hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ekzama
B) Ürtiker
C) Psoriazis
D) Lichen planus
E) Dermatitis herpetiformis
Soruda ürtikerin mekanizması anlatılmaktadır. Aynı zamanda kaşıntılı, ödemli, plak tarzında lezyonlar görülür. Çoğu vakada Tip I aşırı duyarlılık örneğidir. Mast hücreleri ve Ig E rol oynar. Sorumlu antijenler, virüsler, polenler, gıdalar, ilaçlar ve insect’e bağlı oluşabilirler. Histopatolojisinde ödem ve mononükleer iltihabi hücreler vardır. Eozinofil bazen olabilir.
Anjioödemde ürtikerle ilişkili bir kavramdır, ödem daha derinde, dermis ve subkutan yağ dokuda oluşur. Ekzemada olay epitelde hücreler arası sıvı birikimine bağlı oluşan spongiotik dermatittir.
(Cevap B)
33. Köpüklü sitoplazmalı histiositlerin dermiste yoğun olarak bulunduğu lezyon aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dermatofibroma
B) Dermatofibrosarkoma protuberans
C) Ksantoma
D) Kutaneöz T cell lenfoma
E) Mastositoz
Ksantoma dermiste köpüklü sitoplazmalı histiositlerin yoğın birikimidir. Familial veya akkiz hiperlipidemi ile lenfoid malignensilere eşlik edebilir. Hücreler kolesterol trigliserid ve fosfolipid içerebilir. Dermatofibroma benign fibroz histiositomun en sık görülen formudur. Dermatofibrosarkoma protuberans en sık gövdede görülen iyi diferensiye deri fibrosarkomudur. Yavaş büyümesine rağmen lokal agresif davranış gösterirler. Kutaneöz T cell lenfoma mycozis fungoidesin diğer adıdır. Deride T helperlar ile oluşur. Sezary-Lützner hücreleri ile Pautrier mikroapseleri görülür.
(Cevap C)
34. Aşağıdaki tümörlerden hangisi apokrin diferensiasyon gösterir ve sıklıkla alın ve skalp’te yerleşir?
A) Ekrin poroma
B) Silindiroma
C) Siringoma
D) Trikoepitelyema
E) Sebase karsinom
Silindiroma apokrin diferensiasyon gösteren deri eki tümörüdür. Genellikle alın ve skalpte oluşur. Zamanla nodüllerin birleşmesi ile turban tumor oluşabilir. Siringoma ekrin diferensiasyon gösterir, özellikle alt göz kapağın da görülür. Trikoepitelyoma foliküler diferensiasyon gösteren bir deri eki tümörüdür. Sebase karsinom göz kapağı meibomian glanddan gelişen malign bir tümördür. Ekrin poroma özellikle avuç içi ve ayak tabanında yerleşir.
(Cevap B)
35. Deride plaklar ve tümörler oluşturan, dermis ve epidermiste T hücre infiltrasyonu ile karakterize neoplastik deri hastalığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mikozis fungoides
B) Psöriazis vulgaris
C) Liken planus
D) Pemfigus vulgaris
E) Mastositozis
(Cevap A)
36. Sezary-Lützner hücreleri hangi tümörde görülür?
A) Skuamöz hücreli karsinom
B) Bazal hücreli karsinom
C) Ekrin poroma
D) Syringoma
E) Mycozis fungoides
Mycozis fungoides derinin T hücreli lenfomasıdır. CD 4 lenfositler çoğalır. Sezary-Lützner hücreleri vardır ve bu hücrelerin epidermisi invaze etmesiyle (epidermotopizm) Pautrier mikroabseleri oluşur. Etyolojide HTLV-1 rol oynayabilir.
(Cevap E)
37. Aktinik keratozun aşağıdaki deri kanserlerinden hangisine dönüşme olasılığı daha fazladır?
A) Bazal hücreli karsinom
B) Malign melanoma
C) Squamöz hücreli karsinom
D) Sebasöz karsinom
E) Merkel hücreli karsinom
(Cevap C)
38. Özellikle beyaz tenlilerde kanser gelişimine yol açabilen hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Solar elastozis
B) Porfiri
C) Alkaptonüri
D) Aktinik keratoz
E) Lichen planus
“Senil keratoz” veya “solar keratoz” olarak da bilinen aktinik keratoz genellikle güneş gören deride pullanmalı, eritematoz bir yama seklinde ortaya çıkan, beyaz tenlilerdeki en sık neoplazmlardan biridir. Genellikle 1 cm’den küçüktür. Belirgin sitolojik atipi vardır. Özellikle epidermisin alt kısmında dizilim bozukluğu ve aynı zamanda bazal hücre hiperplazisi de görülür. Sitolojik atipi tam kat olduğunda “squamöz cell karsinoma insitu” denilir. Lezyonlar hiperpigmente, yaygın ve birbirine kaynaşan şekilde olabilir. Doğrudan doğruya UVB ışınlarının (özellikle 280 ile 320 nm dalga boyu aralığındaki) birikici dozuna bağlıdır. İyonize edici ışınların diğer şekilleri de benzer keratozlar oluşturabilir. İnorganik arsenik bileşiklerine maruz kalan hastalarda da benzer keratozlar ortaya çıkar fakat bunlar güneşe maruz kalmayan deride hatta avuç içi ve ayak tabanlarında bile görülürler. Dudakta görüldüğünde aktinik cheilitis adını alır.
Aktinik keratozlar squamöz karsinoma in situya ilerleyebilen devamlı bir olayın bir kısmıdırlar. % 0,1—2,6/ yıl squamöz cell karsinoma ilerler, çoğu geriler veya stabil kalır.
Lezyonlar dermis epidermis birleşim hattında düzensiz bir şekilde hiperkromazi ve nükleus büyümesi şeklinde bazal keratinositlerin büyümesiyle başlar. Daha sonra açıkça atipik olan hücrelerin epidermisin üst tabakalarına çıkmasıyla akantoz gelişir. Atipik hücreler epidermis kalınlığının tamamını doldururlar, lezyon da geniş olup kıl follikülleri ve ter bezi duktuslarının çıkısını kaparsa yassı hücreli karsinom tanısı daha doğru olur.
UV ışınları nedeniyle tümör baskılayıcı bir gen olan p53 geninde mutasyonlar gelişebilir ve güneşe maruz kalan deride yassı hücreli karsinom gelişimi nedenlerinden biri de bu olabilir. (Cevap D)
39. Glob korne yapıları aşağıdaki tümörlerin hangisinde görülür?
A) Bazal hücreli karsinom
B) Ekrin poroma
C) Merkel hücreli karsinom
D) Skuamöz hücreli karsinom
E) Malign melanom
SCC yaşlıda, güneş gören yerlerde oluşur. UV ışınlar DNA hasarı oluşturur, özellikle Xeroderma pigmentosumlu hastalar erken dönemde yüksek risk taşırlar. HPV yüksek risk grubu tip 16, 18 vd, arsenik, kronik yara ülseri, yanık skarları ve iyonize radyasyon risk oluşturur. Glob korne (keratin incileri) ve tek hücre keratinizasyonları epidermoid karsinomda görülür. Bu iki özellik ve interselüler köprüler skuamöz hücreli karsinomda iyi diferansiasyon belirtileridir. Bu tüm organlarda görülen skuamöz hücreli karsinom için geçerlidir.
(Cevap D)